Yeni Eklenenler

TÜLAY DOLU
E-posta: tulaydolu28@gmail.com
Telefon: 0212 224 05 39
Cep Telefonu Numarası: 0552 561 33 85
http://www.alucra.com

12 Şubat 2013 Salı

Ana Gibi Yar Olmuz

Canım annem Samiye Tiryaki'ye ithaf edilmiştir.

Annelerimizin kıymetini anlamak için Anne olmayı beklememek gerekir, ben o kadar küçük doğmuşum ki; doktorlar anneme, "Yaşaması mucize" demişler. O zamanlar prematürenin ne anlama geldiğini bilen kim!. İsmimi rahmetli halam koymuş. Ağabeyimle aramızda 10 yaş var. Annemle babam çalıştığı için ben yazları ağabeyimle köyde kalıyorduk. Kışları ise İstanbul"da geçiriyorduk.
Köy hayatı çok güzeldi; bir kere özgürsün, her yere gidebiliyorsun, kurallar yok, bir dediğin iki edilmiyor. Acıkıp eve geldiğinde "Nerdeydin?" diye hesap soran yok, çünkü herkes senin nerde olduğunu biliyor. Üstün başın kirlendiğinde "Niye kirlettin?" diyen yok. En güzeli ise paylaşılamamak.



Anneannem ile babaannem benim için bizde kalacak tartışmalarını, bir gece birinde, diğer gece öbüründe kalmam şartıyla çözüme kavuşturmuşlardı. Ancak bu rahatlığa rağmen içimi sızlatan anne baba özlemiydi, bugün olduğu gibi.
Köyde normal bir gün gündü. Yeğenlerimle (Şimdi kuzen diyorlar), havanın güzelliğine kapılıp evden bayağı bir uzaklaşmıştık ki; ufukta bir otobüs. Hepimiz çok şaşırmıştık, çünkü köylerde o zamanlar böylesine arabalar falan nerde, sadece birkaç "cip" görürdük arada hepsi o.

O şaşkınlık ve sevinçle otobüse doğru öyle bir koşmuştuk ki; biraz daha gayret etsek geçecektik sanki. Birden otobüste annemi gördüm.  
Ben "Anne, anne" diye bağırıp el sallarken o da beni gördü. Otobüs durdu. Ben kendimi otobüsün içine atıp anneme sarıldığımda sanki bütün özlemler bitmişti.
Hemen "Anne bana bebek getirdin mi?" diye sorduğumu çok iyi hatırlıyorum. Ama annem öyle ağlıyordu ki ve köye geldiğimizde öyle bir kalabalık vardı ki; olanlara anlam veremiyordum. Anlamak için sorular sormaya başladım, ancak "Babam nerede?" dediğimde kimse bir şey söylemiyor, sadece bana sarılarak ağlıyordu. Sonra birileri, "Çocuğa babasını gösterin" dedi.

Hiç unutmuyorum babamın arkadaşı Hüseyin Kürtünlü (Topal Hüseyin) beni elimden tutup babamın yanına götürdü ve onun öldüğünü, cennete gittiğini söyledi. Cennet neydi ki? Neresiydi ki? Başka bir şehir mi, başka bir köy mü? Bilmiyordum, tek anladığım; artık babam yoktu.
İki hafta sonra annem, ağabeyimi ve beni yanına alarak İstanbul a döndü. Artık seneler sonra gelebileceğim köyümde geçirdiğim en uzun tatilin bittiğinin farkında bile değildim. Babam hayatta iken benimle ağabeyim ilgileniyordu. Annem çalışmak zorundaydı, ağabeyim de bir işe girince annem beni halamlara bıraktı.
Artık yeni evim halamların yanıydı. Onların çocuğu olmadığı için canım halam "emanetim" diye üzerime titrerdi. Okula halamın yanında başladım.
Annem sadece hafta sonları geliyordu ve ben onu çok özlüyordum. Arada çok bir mesafe yoktu ama çok ısrar ettiğimde halamın üzüldüğünü anlıyordum, beni mutsuz sanıyordu. Mutsuz değildim, fakat mutlu da değildim.

İkinci sınıfa gidiyordum. Okulda arkadaşlarım "Ne hediye alalım?" diye konuşurlarken, ben de anneme ilk hediyemi almaya hazırlanıyordum. Sonunda işlemeli, güzel bir mendil aldım ve hafta sonunu beklemeye başladım. Hafta sonu geldiğinde içim içime sığmıyordu.
Annem geldi, halam o ara evde yoktu. Annemin boynuna sevinçle sarılıp hediyesini verdim. Birden ağlamaya başladı ve bana, "Tülay bu hediyeyi halana verirsen çok mutlu olacağım" dedi. Çok şaşırmıştım. Niye böyle söylemişti annem? Bugün halalar günü değildi ki! Evet halamı çok seviyordum ama bugün Anneler Günü'ydü. O an anneme kızmıştım. "Artık beni eskisi kadar sevmiyor" diye düşünüyordum. Hediyeyi halama verdim ve bundan sonraki her Anneler Günü'nde iki hediye almaya başladım, biri anneme, biri halama…

Halamın çocuğu olmadığı için, bana baktığı için, üzülmesin diye doya doya sarılamadın bize, doya doya sevemedin bizi.
Ah annem canım annem; 30 yaşında dul kaldın ve sırf bizim için evlenmedin, "Üvey baba yüzü göstermem çocuklarıma" dedin. Bizim için kendini feda ettin.
Canım annem hep bana, "Çocuğun olduğu zaman anlarsın" derdin. Oğlum Umut ve Uğur delikanlılık çağında, eve yarım saat geç gelseler yüreğim oynuyor.

Seni artık çok iyi anlıyorum annem. Anneliğin ne kadar yüce bir duygu olduğunu, çocukken bana neden öyle davrandığını hem de çok iyi anlıyorum annem.
İşten geldiğimde üst katın kapısı açılıp "Tülay geldin mi kızım?" diye sorduğunda, "Geldim anne" diyorum ve evimin kapısını gülümseyerek kapattığımda biliyorum ki; ben hala onun gözünde küçük kızıyım. Altmış yaşına da gelsem bu değişmeyecek. Çünkü bizi çok zor şartlar içinde büyüttün annem. Bütün annelerin çocukları kıymetlidir. Canlarıdır. Bir annenin çocuğundan beklediği en güzel hediye sıkıca sarılıp yanaklarına konulacak öpücüktür....

Anneler Gününüz Kutlu Olsun
 

Sevgilerimle...
Tülay Dolu
www.alucra.com

0 yorum: